İşin geleceği öğrenmede

image

Geçiğimiz Mayıs ayında, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Dijital Bir Dünyada Gelişmek adlı raporunu yayınladı. Forbes da aşağıdaki çıkarımları en önemli başlıklar olarak gösterdi:

  • İşler değişiyor ve çalışanların uyum sağlaması gerekecek
  • Çevrimiçi eğitim ve kitlesel çevrimiçi açık dersler eğitim ortamını değiştirmek için büyük bir potansiyele sahiptir
  • Hayat boyu öğrenme yeni bir norm haline geldi

OECD'nin raporu, öğrenmenin her zamankinden daha önemli olacağını vurguluyor. Ancak birçok insan yeni şeyler öğrenmeye başlamak konusunda doğal bir isteksizliğe sahip. Çünkü yeni başlayan olmaktan veya hata yapmaktan çekiniyorlar. Peki nasıl öğrenmeye başlayabilirsin?

Ezber değil merak öğretir

"Öğrenmek" kelimesini söylediğimde, zihnin ilk olarak nereye gidiyor? Çoğu insan gibi, muhtemelen okula, kalın ders kitaplarına, denemelere… Ancak çoğu insan okul ve örgün eğitimi öğrenmeyle ilişkilendirse de, okul, "en fazla sayıya en uygun" düzeltme anlamına gelir. Genellikle her bireyin problem çözme tercihini hesaba katmaz. Sana, nereye geri dönmemiz ve iyileştirmemiz gerektiğini not etme şansı yerine, hataların kötü olduğu öğretildi.

Ancak gerçekten öğrenmeden bahsediyorsak, öğrenme konusundaki bildiklerini güncellemen gerekecek. Bunu için de hafızanın nasıl çalıştığı hakkında daha fazla bilgi edinebilir ve aralıklı tekrar gibi araştırma destekli teknikleri kullanabilirsin. Bu teknikler, ezberlemeye kıyasla sana büyük bir avantaj sağlayacaktır. Her şeyden önce, öğrenmeye çalıştığın konu hakkında bir meraka sahip olmalısın. Çünkü merak olmazsa, öğrenmek bir okul dersinde uyanık kalmaya geri döner.

Öğrenmenin tek bir yöntemi yoktur

Son zamanlarda yapılan araştırmalar, konu öğrenme yöntemi olduğunda insanların bir "tercihinin" olmadığını gösteriyor. Ancak, bir dizi eğitimci, öğretmen ve profesör ise bu teoriyi tamamen reddediyor ve görsel, işitsel ve kinestetik öğrenme şekilleri gibi her insanın farklı yöntemlerle öğrenebileceğini savunuyorlar. Öğrenme için farklı girdi biçimleri, farklı sinir yollarını etkinleştirecek ve inşa edecektir. Bu nedenle, bir şey öğrenmek için ne kadar çok farklı yol kullanırsan, öğrenme sürecin için o kadar iyi olacaktır.

Öğrenme aktif olmalı mı?

Öğrenmek için materyalle aktif bir şekilde ilgilenilmesi gerekti düşünülür ancak yeni sinirbilim araştırmaları bunun aksini göstermeye başlıyor. İnsan beyninin iki düşünme modu vardır: odaklanmış ve dağınık. Odaklanmış mod, çoğu insan için öğrenme söz konusu olduğunda kullanması gerektiğini düşündüğü ve aktif katılımı içeren kısımdır.

Ancak, dağınık mod da öğrenmede büyük rol oynar. Bu odaklanmamış düşünce modu, beynin bağlantıları sağlamlaştırmasına, öğrenilen materyalleri “yığın” haline getirmesine ve uzun süreli hafızada depolamasına izin verir. "Buldum!" dediğin anların çoğundan sorumlu mod budur.

Öğrenme okuldan sonra da devam eder

OECD'nin temel bulgularından biri olarak işaret ettiği şeyi tam olarak tekrarlıyoruz: iş hayatında öğrenme, özellikle teknoloji hızlanmaya devam ettikçe ömür boyu sürecek. Sürekli öğrenme, iş hayatında resmi bir değerlendirmeye tabii tutulmasa bile, günümüz dünyasında beklenen bir şeydir. LinkedIn’in en çok talep gören sosyal becerilerine bir göz atarsan yaratıcılık ve uyum yeteneği listenin başında geliyor.

Bu talepleri karşılayabilmek ve kendin için sürdürülebilir bir iş yaşamı için bir konuda bilgi eksikliklerinin nerede olabileceğini düşün ve bunları kapatmak için eğitim kaynakları ara. Alanın dışındaki yeni konuları keşfet. Çok çeşitli güvenilir kaynaklardan okumalar yap. Adeta bir sünger gibi yeni bilgileri absorbe etmek için açık ol.

Akbank Kariyer sitesindeki tüm içerikler bilgilendirmeye yöneliktir ve kişiye özel çözüm özelliği taşımamaktadır. Burada sunulan bilgilerin kesin doğruluğu garanti edilmemektedir. Bu sitedeki bilgiler konunun uzmanına danışmadan uygulanmamalıdır.